hâl.

Her türlü zaafı insanın çoğul olmakla başlıyor. Sevginin kapsayıcılığı sarmıyor içimizi. Zarif bir tutsaklıkla örtüyoruz gözlerimizi. Sığınılabilir yaşam arzusu yarım bırakıyor benlikleri halbuki ölüm ruha denk bir boşlukta. Zayıflıktan değil elbet bir veda sezdiğim, bütün anlamlardan hakikatli bezenmiş. Durduğum zamana düşmenin korkusu bir ben olarak kalmama engel, büyüyordum herhalde.

Yaşantımın kalıntısı, kışın soğuk mandalin kokusu ne zaman üşüsem karanlığımı oyalar yine, özgürlüğüm  olarak çocukluğuma hayranlık duyuyorum. 'Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk, hiçbir yere gitmiyor' diyor şair ben pek bir şey söylemiyorum, içim dışıma eşitlenmez. Yine de geldi mi aklımı yoklar bahar. Aynı iklime çöreklenir zamanın kamburu. Tümden kendimle kaldığım bu şehir yavan, yok gibi.Hayranlık duyduğum bir öpüşle uyandırdım gözlerimi. Eylül aldatmacası uzun sürer denebilir,inanmazdım tekrar kapatırsam ona da inanırım. Bahar dışında her şeye aldanırım yeter ki yaşama bir son daha düşmesin.

Başka bir şey olsaydı ya buranın adı, az unutulmuş. Cesaret edemediklerimin dışında topyekûn düşünce, anlamı topal bir iki kelime kalırdı belki. Tasnife başlasam uzar takvim. Sürekli genişlemesi ömrümün kederi, sesinden insafsız sözün çaresi bu.

Aramızda baktıkça uzayan ondan ayrı bir zaman kaldı. Hep en saf haliyle gücüme giden ağlamaklar, hatıranın kutsal yerleri, birbirinin örneği sayıklamalar, sade bekleyisler, içimi kalabalıklaştıran bakışlar tümü tekarlanıp durdu. İnsan aynı gün içine kaç kere doğar? Bu halime kaç kere aldandım da kaçtim yine de bakamadım en karanlık yerlerine. Kıyısında aynı yere uzanırken sözün etrafında döndüm durdum. Sükûta, olmamışlığa bu ize kaç kere aldandım?

Düştükçe anladım bitmez saklanmalarım,eskittim sırdaşımı. Vaktince unutulsun diye icat olunmuş yalnızlığa yazık, hatırlamak istiyorum ilk bakışını.Kapılar örtülmez tavanla girmesin arama ne güvenebilirim ne sevebilirim artık. Kırık bir güfteyim takılı kaldım aynı şarkıda. 

Gidip gidip durduğum bu dert her hâlde benim.


Comments

Popular Posts